Küçük Sırlar Dizisi Fan Sitesi
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Küçük Sırlar Dizisi Fan Sitesi

Türkiye'nin En Büyük Küçük Sırlar Fan Sitesi'ne Hoşgeldiniz
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Uyku Hakkında Bilmemiz Gerekenler

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Stalwart
Administrator
Administrator
Stalwart


Erkek
Kayıt tarihi : 04/09/10
Mesaj Sayısı : 1056
Yaş : 31
Ruh Hali : http://pckoupload4.pc.funpic.de//a/e4e3b5716ebbcc5ab03bdda458ae56b0.gif
Tuttuğu Takım : http://pckoupload4.pc.funpic.de//a/e4e3b5716ebbcc5ab03bdda458ae56b0.gif
Yorum Puanı : 1496
Rep Puanı : 3
Oyuncum : http://pckoupload4.pc.funpic.de//a/e4e3b5716ebbcc5ab03bdda458ae56b0.gif

Uyku Hakkında Bilmemiz Gerekenler Empty
MesajKonu: Uyku Hakkında Bilmemiz Gerekenler   Uyku Hakkında Bilmemiz Gerekenler Icon_minitimeÇarş. Eyl. 08, 2010 12:43 pm

Uyku,
sadece gecelerimizi değil, büsbütün hayatımızı etkileyen bir süreç.
Güzellikten trafik kazalarına, hatta psikolojik korkulara kadar sosyal
yaşamımızdaki onlarca faktörü uyku belirliyor.

Ömrümüzün üçte
biri uykuda geçiyor ama insanoğlu hâlâ uykunun sırlarını çözmüş değil.
Uyku, ya bir dinlenme, rahatlama aracı ya da günün verimli saatlerini
alıp götüren bir zaman dilimi olarak tanımlanıyor. Uykuyu yaşamlarının
vazgeçilmezi olarak belleyenler ile onun gerekliliğini sorgulayanların
dışında uykuya yeni tanımlar getirenlerin sayısı gün geçtikçe çoğalıyor.
Bu arada uyku rahatsızlıkları da artıyor ve güzellikten trafik
kazalarına hemen her alanda karşımıza bu sözcük çıkıyor.

Uykuda gelişime devam..

Uyku,
vücudun yalnızca dinlendiği bir süreç değil. Uzmanlar uykuyu, "gün boyu
yorulan ve yıpranan sinir sisteminin onarıma alındığı, gün içinde
edinilen bilgilerin ayıklanıp depolandığı, dış uyaranlara açık ve
bireyin gelişimi ile ilgili işlevsel bir süreç" olarak tanımlıyor.
Uykuda vücudun hareketi minimuma indirgenmiş olsa da; beyin, hücreler ve
duygusal gelişim sürekli çalışıyor. Örneğin, gelişme hormonu uyku
esnasında salgılanıyor, gün içinde yaşanan olaylar hafızaya yerleşiyor.
Kaliteli uyku, uykunun uzun olması anlamına da gelmiyor. İdeal uyku
süresi kişiden kişiye değişiyor.

Yanlış uykunun alıp götürdükleri

Gün
içinde yaşanan bir huzursuzluk ya da stresin yanı sıra, uyunan ortamın
sıcaklığı, nemi de uykunun kalitesini etkileyebiliyor. Uyku bozuklukları
kişinin çalışma verimini düşürürken, hızlı karar verememe, unutkanlık,
mide ve kalp sorunları gibi ciddi etkilere de sahip. 48 saat uykusuz
kalan bireylerin basit matematiksel işlemleri yapamadıkları; 90 saati
aşan uykusuzluktan sonra ise birtakım halüsinasyonlar gördükleri, dış
dünyadan tamamen koptukları biliniyor.

Uzmanların çoğu, zaman
zaman basına da yansıyan "hiç uyumadan yaşayan insan" olamayacağını
düşünüyor. Prof. Dr. Nevzat Tarhan, "Hiç uyuyamıyorum diyen
hastalarımızı uyku laboratuvarlarımızda gözlemliyoruz. Hasta uyuduğunu
bilmiyor; fakat beyin sinyalleri kendisinin derin uyku safhasına bile
geçtiğini gösteriyor" diyor. Psikoestetik uzmanı Dr. Nusret Kaya ise,
literatürde bu tip hastaların mevcut olduğunu fakat uyuyamamalarının
psikolojik sebeplerinden çok, fizyolojik sebepleri olabileceğini
düşünüyor.

Uykusuz geçen kabus geceler

Uzmanlar
uyku bozukluklarını uykusuzluk, uyurgezerlik, aşırı uyuma, uyku apnesi,
karabasan ve gece terörü olarak sınıflandırıyor. Bunlardan birinin
haftada 4-5 kez tekrarı, ciddi sorunların habercisi.

Uyku
bozuklukları içerisinde en yaygın olanı, uykusuzluk. Özellikle büyük
şehirlerde hareketli ve stres dolu bir hayat süren insanlar, gece
yataklarında birçok faktörün de etkisiyle uyuyamayarak ertesi güne daha
bitkin ve dalgın başlıyorlar. Bu durumun sık tekerrürü birçok fiziksel
problemi beraberinde getiriyor.

Uzmanlar, Türkiye'de uykusuzluğun
en yaygın sebeplerinin depresyon ve stres olduğu hususunda hemfikir.
Memorycenter Nöropsikoloji Merkezi'nden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, beynin
bir biyolojik saati olduğunu ve uykusuz kalmanın bu saatin çalışmasını
aksattığını savunuyor. Stresin uyku kalitesini bozduğunu söyleyen
Tarhan, "Elektriğin icadından sonra insanlar geceleri daha aktif
yaşamaya başladılar. Geç yatıp geç kalkma alışkanlığının baş göstermesi
ve gürültünün de etkisiyle insanların uyku düzeni iyice hasara uğradı.
Kalabalık şehirlerde karbonmonoksit oranı kırsal kesimlere göre daha
fazla olduğu için, kentteki insanlar uyusa da yorgun kalkıyor" diyor.

Uyku apnesi, kazaların en büyük sebebi

Uyku
apnesi adı verilen sendrom, uyku süresince solunumun nöbetler halinde
durması demek. Uyku apnesi, aşırı kilodan uygunsuz boğaz, çene ve ağız
yapısının solunum yollarını daraltmasından kaynaklanıyor. Bu hastalarda
uyku esnasında horlama gözleniyor. Uykusu sürekli solunum durması
nedeniyle kesilen hasta, ne kadar uzun uyusa da gün içinde uykuya aşırı
meyilli oluyor. Bu kişiler bazen olur olmaz yerlerde uyuyabilmekte; iş
ve özel yaşamlarında uyku sebebiyle ciddi problemlerle karşılaşmakta.

Acıbadem
Hastanesi Uyku Araştırmaları Merkezi'nden Dr. Nalan Ertaş, "Türkiye'de
uyku hastalıklarının geçmişi 15-20 yıl gibi bir süre ile kısıtlı olduğu
için insanlarda bilgi eksikliği var. Uyku apnesi olan insanlar sabahları
zor uyanırlar. Genelde kilolu erkeklerde görülür. Horlama apnenin
önemli bir belirtisidir; fakat her horlayan kişide uyku apnesi vardır
diyemeyiz' diyor.

Uzmanlar, Türkiye'de yaklaşık bir milyon kişide
görülen uyku apnesinin çok ciddi sonuçlar doğurabileceği konusunda
uyarılarda bulunuyor. Uyku apnesi hayati önem taşıyan ciddi bir
hastalık. Tedavi edilmezse kalp krizi, felç, düzensiz kalp atışları gibi
sonuçlara varabiliyor.

Uyku apnesi tüm bunların yanı sıra trafik
kazaları için de önemli bir risk. Araştırmalara göre apneli hastaların
yüzde 47'si trafik kazalarına sebep oluyor. Bu sebeple, Toraks Derneği
Uyku Bozuklukları Çalışma Grubu doktorları Emniyet Genel Müdürlüğü'ne
başvurarak özellikle kamyon ve TIR şoförlerinin uyku testinden
geçirilmesi için girişimde bulundu.

Gazi Üniversitesi Tıp
Fakültesi'nden Prof. Dr. Oğuz Köktürk, "Hastanın tedavi olana kadar
dikkat gerektiren işlerden kaçınması şart. Ülkemizde yaklaşık bir milyon
kişi bu tür hasta ama yüzde 90'ı bundan habersiz" diyor.

Karabasan faka bastı..

Uzmanlar,
karabasanı, uykuya dalarken korku ile uyanma, kasılıp kalma hali olarak
tanımlıyor. Anadolu Ruh Sağlığı Merkezi'nden Dr. Mehmet İbiş şunları
söylüyor: "Fizyolojik olarak uyku başladıktan hemen sonra rüyalar
başlamaz, yaklaşık 1-1,5 saat sonra başlar. Karabasanda ise rüya hemen
başlar. Örneğin kişi bu rüyada birinden kaçtığını görüyor, uzaklaşmak
istiyor; ama kıpırdayamıyor. Ruhsal sorunları olanlarda ya da stresli
insanlarda daha sık görülüyor."

Acıbadem Hastanesi Uyku
Araştırmaları Merkezi'nden Dr. Nalan Ertaş uyku apnesi olan hastalarda
karabasanın sıkça görüldüğünü açıklıyor: "Uykuda belirli aşamalar
vardır. Bu aşamalar sağlıklı bir uykuda sırasıyla yaşanır. Uyku apnesi
olan insanlar sık sık uyandıkları için rüyalı uykuya geçemezler. Aynı
şekilde vardiyalı işçilerde, gece uykusu eksik kişilerde de sıkça
rastlanıyor karabasan. Depremi yaşamış birçok hastam da karabasanlar
görüyor."

Prof. Dr. Nevzat Tarhan karabasanın tedaviyle ya da
kendiliğinden geçebildiğini; soğukkanlı insanların ise panik yapmadan,
dualar okuyarak karabasandan kurtulduklarını belirtiyor. Dr. Nusret Kaya
ise, literatürde gece terörü olarak adlandırılan karabasanın genetik
faktörlü olduğunu, aynı ailede birden fazla kişinin karabasan
şikayetinin olduğunu belirtiyor.

Bir tutam öğle uykusu

Uyku
üzerine incelemeler yapan bilim çevreleri, 14.00 civarı uyunan öğle
uykusunun, günün sonraki bölümlerinin daha zinde geçirilmesi ve gece
ihtiyacımız olan uyku süresinin azaltılabilmesi gibi faydaları olduğunu
belirtiyor. Memorycenter Nöropsikoloji Merkezi'nden Prof. Nevzat Tarhan,
bu uykuların yarım saatle sınırlanması gerektiğine dikkat çekiyor:
"Öğle uykusu; yorgun, enerjisi azalmış vücudun ve beynin soluk almasını
sağlıyor. Beynin yıpranmasını önleyici etkisi var; fakat yarım saati
geçmemeli. Yoksa gece uykusuzluğa sebep olur."

Dr. Mehmet İbiş
"Özellikle Akdeniz ülkelerinde, örneğin Yunanistan'da öğleden sonra ara
verilir. Bu aralarda "siesta" adı verilen kısa uykularını yaşarlar.
Siesta, altıncı saat demek. Sabah 6'da kalktıklarını varsayarsak, öğle
12'de uyuyorlar" diyor.

Öğle uykuları özellikle sıcak iklim
kuşaklarında geleneksel bir hal almış durumda. Öyle ki, Japonya'da bazı
işyerlerinde öğle uyuyanlara ek ücret ödeniyor. Bu uygulama ile
işçilerin günün kalan vakitlerinde daha verimli çalıştıkları
gözlemlenmiş.

En etkili güzellik kaynağı

Tam
alınmamış bir uykudan sonra cildin solgun ve kuru olduğuna, göz
altlarında mor halkalar oluştuğuna şahit oluruz. Uyku esnasında vücut
hormon salgılarını dengeliyor, bağışıklık sistemi ile sindirim sistemi
hızla çalışıyor ve cilt her gün atılması gereken ölü deriyi uyku
esnasında atıyor.

California Stanford Üniversitesi'nde yapılan
araştırmaya göre de ideal bir uyku hormonları dengeliyor ve bu durum
kanserin de aralarında bulunduğu birçok hastalık riskini ortadan
kaldırıyor.

Kerahat vakti uykusu zararılı

Kerahat
vakitleri denilen güneşin doğuş ve batış saatlerinde uyuyor olmak, hem
gün içi vücut enerjisi hem de akıl sağlığı açısından zararlı etkilere
sahip. Geceleri salgılanan "melatonin" hormonu güneşin doğuşuyla
azalıyor. Güneş doğarken uyanık olmak, bedenin gün içinde daha zinde ve
enerjik olmasını sağlıyor. Güneş doğarken uykuda olmayı alzheimer
hastalığının sebeplerinden biri sayan bilim çevreleri mevcut. Dr. Nusret
Kaya, bu duruma farklı bir açıdan bakıyor: "Hipofiz bezi Budizmde "3.
göz" olarak adlandırılıyor. Doğu ekolü, "3. göz"ün güneş ışığına hassas
olduğundan, güneş doğarken uyanık olmanın zinde kalmak açısından
öneminden bahseder. Bunlar doğacı hipotezler. Bana anlamsız gelmiyor."

Dr.
Mehmet İbiş de bu tip araştırmaların doğal yaşamayı salık veren
araştırmalar olduğunu belirtip doğru olabileceğini düşünüyor: "Biz
doğanın bileşeniyiz. Bunu günlük rutinlerimizde de göstermeliyiz. Fakat
her şeye rağmen doğacıların savunduğu gibi teknolojiden de uzak
olamayız."

İdeal uyku düzeni

İdeal uyku düzeni
kişiden kişiye değişmekle beraber, uzmanlar en iyi uykunun gece
alınabileceği konusunda hemfikir. Prof. Dr. Nevzat Tarhan da bu görüşte:
"Gece uyku vaktidir. Doğadaki ritme uygun olmak en iyisi. Uykunun sekiz
saatten fazlası beyin tembelliği yapıyor. 5 ila 8 saat arası doğal."
Dini araştırmalarıyla tanınan Ahmet Şahin, uyku düzeni ile alâkalı
olarak "Gece geç vakitte yatmamak, uykudan çalmamak gerekir. Hz.
Muhammed (s.a.v), yatsıdan sonra çok oturmaz, yatardı. Gece teheccüde
kalkar, sabah ise muhakkak namaza uyanırdı" diyor.

Rüya: Bir film izlemek

Rüyalarımız
yapılan araştırmalara rağmen hâlâ sırrını korumakta. Rüyayı Batılı
bilginler "gün içinde karşılaştığımız olayların bilinçaltında büründüğü
hal" olarak tanımlıyor. Doğulu bilginler ise bu görüşe de katılmakla
beraber rüyayı daha çok bir "ilahi ve uyarıcı mesaj" olarak görmüş ve
önemsemiş. Özellikle İslamiyet"te Hz. Muhammed"e (s.a.v) inen vahyin
sadık rüya ile başlaması; Kur'an-ı Kerim'de geçen birçok ayette
gerçekleşecek olaylar hakkında peygamberlere rüyalar aracılığı ile
işaretler bildirilmesi, İslam ilim adamlarının rüyaya ayrıca önem
vermelerini sağlamış. Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri Marifetname
adlı eserinde insan kalbinin ve ruhunun uyku ve ölümle temizlendiğini
ifade ediyor. Hz. Mevlânâ'nın Mesnevi'sini şerh eden Sarı Abdullah ise,
rüya hakkında şunları demekte: "İnsanda iki nevi ruh vardır: Biri
hayvani ruh, ötekisi de rahmani ruhtur. Hayvani ruh, daima insandan
ayrılmaz. Tuzun eti muhafaza ettiği gibi, insanı kokmadan korur. Rahmani
ruh ise, insana uyku halinde âlem-i melekûtu seyrettirir; ahval-i gaybı
havassa aksettirir." İsviçreli psikolog Carl Gustav Jung ise rüyadaki
sembollerin kişiye özgü olduğunu ve dar bir yorumla anlatılamayacağını
savunurken; Alman psikolog Erich Fromm rüyadaki sembolleri rastlantısal,
evrensel ve geleneksel olarak yorumlamakta. Rastlantısal semboller
kişisel anlamlara, geleneksel semboller tek bir anlama, evrensel
semboller ise evrensel kabullere bağlanır.

Rüyaların sembol dili ve analizi

Rüyalar
konusunda çeşitli çalışmaları olan Psikolog Çiğdem Demirsoy, rüyalarda
düşünmeye ve günlük hayattaki problemleri çözmeye devam edildiğini
belirtiyor: "Rüyaların sembolik bir dili vardır. Günlük yaşamımızda
farkında olmadığımız ve bilinçaltımızı etkileyen şeyler rüyalarımızda
canlanır. Rüyaların hatırlanması kişinin kendi hayatını tanıması
bakımından önemlidir. Kişi rüyalarındaki sembol dilini açabilirse, kendi
yaşamındaki birçok sırrı fark edebilir."

Hastalarına "danışan"
demeyi tercih eden ve kendisine başvuranları rüya analiz yöntemiyle
iyileştiren Dr. Nusret Kaya, kullandığı yöntemle alâkalı olarak "Rüya
analizi bizim memlekette bilinmez, Amerika'da, Avrupa'da yıllardır
kullanılan bir yöntem. Rüyaları bildiğimiz tabirlerden farklı olarak
analiz ediyoruz. Danışanlarıma rüyalarını hatırlamaya çalışmalarını ve
beş tanesini yazdıktan sonra analize başlayabileceğimizi söylüyorum"
diyor.

Rüyaların süresi

Bilim adamları rüyaların
süresi konusunda kesin bir sonuca varamamışken; Amerikalı Dr. Klein
deneklerini hipnotize ederek uyutup, uyandırdığında rüyalarını dinlemeye
başlamış ve en uzun rüyanın doksan saniyeyi geçmediğini tespit etmiş.
Uyandırdığı deneklerinin 3-5 saniye süren rüyalarını saatlerce
anlattıkları sonucuna varmış. Yine Amerika"dan Dr. Kleitman ise rüya
esnasında kişide kısa süreli ve süratli göz hareketlerine şahit olmuş.
Hatta, ömrü boyunca hiç rüya görmediğini ileri süren deneklerini hızlı
göz hareketleri esnasında uyandırdığında denekler "hayatlarında ilk defa
rüya gördüklerini" söylemişler. Bunun sonucunda da, herkesin rüya
gördüğü; fakat bazı kişilerin rüyalarını hatırlayamadığı sonucuna
varmış.

Rüyaların tespiti

Uykuda olan kişi rüya
görmeye başladığında, hızlı göz hareketlerinin yanı sıra heyecana bağlı
kalp atışları da ortaya çıkmakta. Bu yolla rüyaların başladığı ve
bittiği an, EEG ve EKG adı verilen ölçüm cihazlarıyla tespit
edilebiliyor. Bilim adamları sekiz saat uyuyan bir kişinin uykusunun
yaklaşık yüzde 20"sinde rüya gördüğünü ortaya çıkarmış. Uyku esnasında
rüyasız ve ağır bir uykuyu, rüya görülen zaman dilimi ve bunu yine ağır
uyku izlemekte ve bu sirkülasyon uyanana dek sürmekte...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://kucuksirlar.bosfforum.biz
 
Uyku Hakkında Bilmemiz Gerekenler
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Burçlar Hakkında
» Flood up HAKKINDA

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Küçük Sırlar Dizisi Fan Sitesi :: Sağlık Bölümü-
Buraya geçin: